emanet etmek

bir davayı avukatın ellerine emanet etmek

to place a matter in the hands of a solicitor Fiil

bir işi muhabirine emanet etmek

to entrust a matter to one's correspondent Fiil

bir şeyi birine emanet etmek

to deposit something with sb Fiil

bir şeyi birinin bakımına emanet etmek

to recommend something to sb's care Fiil

bir şeyi birinin bakımına emanet etmek

to commend something to one's care Fiil

birine bir para emanet etmek

to entrust someone with a sum Fiil

birine bir şey emanet etmek

to trust someone with sb Fiil

birine bir şey emanet etmek

to trust someone with sth Fiil

birine emanet etmek

to commit to the trust of sb Fiil

birine para emanet etmek

to deposit money with sb Fiil

birine para emanet etmek

to deposit money with sth Fiil

birinin bakımına emanet etmek

to commit to the charge of sb Fiil

birinin emanet etmek

to put into sb's hands Fiil

birşeyi emanet etmek

to check in something Fiil

canını ...'e emanet etmek

to put your life in the hands of ... Fiil

değerli şeylerini bankaya emanet etmek

to lodge one's valuables in the bank Fiil

işlerini bir avukata emanet etmek

to trust one's affairs to a lawyer Fiil

kediye peynir tulumu emanet etmek

to set a thief to catch a thief Fiil

parayı bankaya emanet etmek

to give money to bank for safekeeping Fiil

saklaması için parayı bankaya emanet etmek

to give money to the bank for safekeeping Fiil

saklansın diye kıymetli eşyalarını müdüre emanet etmek

to deposit valuables with the manager for safe keeping Fiil

birine emanet olarak para teslim etmek

to lodge money with sb Fiil

malları taşıyıcıya emanet en teslim etmek

to deliver the goods into custody of the carrier Fiil